Fotoğraf İşletmeciliği, Matematik ve Fotoğrafçılık Eğitimi ve GİB Verileri

Fotoğraf İşletmeciliği, Matematik ve Fotoğrafçılık Eğitimi Üzerine | Mustafa Turgut

Bir kaç haftadır sektörel sorunlar üzerine FMK (Fotoğrafçılar Meslek Kuruluşu) için bir proje üzerinde çalışıyorum.

Ülkemizdeki sektörel istatistikler her zaman lazım olur ve daima kulaktan dolma, etraftan toplama bilgiler üzerinde konuşuruz (çalışan sayısı, işletme sayısı, üretilen katma değer, yatırım miktarı vb.). Bu proje için yine verilere ihtiyaç duydum. Bu sefer işi biraz daha ciddi tuttum ve Gelir İdaresi Başkanlığının web sitesinde 2012-2015 yıllarına ait sektörel vergi dağılımını gösteren verilere ulaştım. En azından devletin kayıtlarına göre gerçek sektörel rakamlara biraz eski de olsa artık sahibiz gibi görünüyor.

Sektörel veriler ve büyüklükleri devlet nezdinde, sendikalar nezdinde, federasyonlar nezdinde ve uluslararası platformlarda çok önemlidir. Özellikle bizim alanımızın güzel sanatları ilgilendiren tüm diğer komşu sektörler gibi kreatif söktörler içerisinde yer aldığı düşünülürse ulaştığım veriler gerçekten ilgi çekici.

Komşu sektörlerin verileri ile birlikte yorumlandığında emek-fayda ilişkisini kurmakta zorlanabiliyor insan.. Ama biraz etraflıca düşünüldüğünde sektörün katma değer üretmekten ne kadar uzak olduğu da hemen anlaşılıyor. Yani bizim sektör bedavadan az pahalıya hizmet üretiyor. Hatta ortalamaları değerlendirdiğinizde bedavaya hizmet veriyor. Matematikte zayıf olmama rağmen rakamlardan anladığım bu..

Bazı dost sohbetlerinde ve izlediğim sosyal medya ve forum tartışmalarında ülkemizdeki fotoğrafçı sayıları o kadar abartılır ki; zannedersiniz tüm dünyanın fotoğrafçılık servisi Türkiye’den veriliyor. Kimi meslektaşlarım 25.000 kayıtlı 100.000 kayıt dışı; kimisi 15.000 kayıtlı 50.000 kayıt dışı diye farklı platformlarda tahminler yürütürler. Ancak günün sonunda sektördeki hemen herkes fotoğraf işletmelerinin sayısının giderek azaldığı ve sektörün kan kaybettiği yönünde hemfikirolur.

Sektörün kan kaybettiği konusunda haksız sayılmazlar ama ulaştığım veriler sektörel küçülme fikrinin mükellef sayısı bakımından azaldığı savını çürütüyor. Bu verilere ulaşana kadar itiraf edeyim işletme sayılarını ben bile abartıyormuşum. Ben ülkemizde kayıtlı fotoğraf işletmelerinin sayınısın 10,000-13,000 civarında olduğunu; kayıt dışının da bu rakamların 1/3’ü civarında olduğunu düşünüyordum. Hala kayıt dışı çalışanları bu sayıların 1/3’ü kadarı olduğunu varsayıyorum. En azından umut ediyordum..

Ancak veriler ben de dahil olmak üzere herkesin yanıldığını gösteriyor.

Kurumlar vergisi mükellefleri 2013 yılından itibaren azalırken; gelir vergisi mükellefi sayıları istikrarlı bir şekilde artıyor. Ben bunu kayıt dışı olanların çalışmalarını sağlıklı yapabilmek için kayıt içine girmeleri şeklinde yorumluyorum. Bu arada bu veriler sektörde faaliyette bulunan tüm fotoğrafçılık servisi işletmelerini; yani, gelir vergisi ve kurumlar vergisi mükellefi olan işletmelerin tümünü kapsıyor. Özetle bu işletmeler, Türkiye’deki tüm esnaf odaları ve ticaret odaları kanalıyla temsil edilen işletmeler. Ne yazık ki kayıt dışı ile ilgili hala bir veri yok.

2012 ile 2015 yılı arası bütün sektörlere ait verileri Gelir İdaresi Başkanlığı web sitesinde mevcut. Merak eden inceleyebilir. Fotoğraf sektörünün ayrıştırılmış verilerini ise sayfanın en altındaki tablolarda inceleyebilirsiniz.

Fotoğraf malzemesi ve ticaretini yapan işletmeleri bir kenara koyarak, 7420 nace koduyla tanımlanmış fotoğrafçılık hizmet işletmelerini görelim..

  • 742022 – Tüketicilere yönelik fotoğrafçılık faaliyetleri (pasaport, okul, düğün vb. İçin vesikalık ve portre fotoğrafçılığı vb.)
  • 742025 – Hava ve su altı fotoğrafçılığı faaliyetleri
  • 742026 – Reklamcılık ile ilgili fotoğrafçılık faaliyetleri (reklam görselleri, broşür, gazete ilanı, katalog vb. İçin ticari ürünlerin, moda kıyafetlerinin, makinelerin, binaların, kişilerin, vb.nin fotoğraflarının çekilmesi)
  • 742027 – Etkinlik fotoğrafçılığı ve etkinliklerin videoya çekilmesi faaliyetleri (düğün, mezuniyet, konferans, resepsiyon, moda gösterileri, spor ve diğer ilgi çekici olayların fotoğraflanması veya videoya çekilmesi)
  • 742029 – Fotoğraf işleme faaliyetleri (negatiflerin tab edilmesi ve resimlerin basılması, negatiflerin veya slaytların çoğaltılması, fotografik slaytların hazırlanması, filmlerin kopyalanması vb.)

Hava ve Sualtı fotoğrafçıları toplamdaki ağırlığın % 1’ini oluşturduğu için o grubu dışarıda bırakarak, kalan grubun aylık ortalamalarını çıkarttım. Verilere göre kurumlar vergisi oranı ortalaması ile %20, gelir vergisi ise %24 ortalamayla tahakkuk etmiş. Kabaca, Ayşe Teyze hesabıyla kurumlar vergisi mükelleflerinin kazançlarını ürettikleri vergiyi 5 ile çarparak bulabiliriz. Aynı şekilde gelir vergisi mükelleflerinin ürettikleri vergiyi ise 4 ile çarpalım. Bu arada hesaplama yöntemiyle ilgili yanılıyor olabilirim. Yanıldığımı düşünen olursa uyarmasını rica ediyorum, hemen doğru yöntemle hesaplamasını yeniden yaparım.

  • Kurumlar Vergisi Mükelleflerinin ortalama yıllık vergi öncesi karı : 70.624,32 TL
  • Kurumlar Vergisi Mükelleflerinin aylık vergi sonrası kazanç ortalaması : 5.394,91 TL
  • Gelir Vergisi Mükelleflerinin ortalama yıllık vergi öncesi karı : 21.948,48 TL
  • Gelir Vergisi Mükelleflerinin aylık vergi sonrası kazanç ortalaması : 1.676,62 TL

2015 yılında Türk-İş verilerine göre; 

  • Asgari Ücret: Brüt 1.201,50 TL. Net 949,07 TL.
  • Açlık Sınırı: Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı 1.256,80 TL/ay
  • Yoksulluk Sınırı: Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı ise 4.093,80 TL/ay

Bu verilerine göre kurumlar vergisi mükellefleri ortalama olarak şirketler ortaklarına eğer kar dağıtmamışlar ise ise yoksulluk sınırının bir fırt üzerinde, dağıtmışlarsa (tek ortak olduklarını varsaymamız halinda) ilave olarak %10 gelir stopajı ödeyecekleri için neredeyse yoksulluk sınırında 4.855,42 TL gelire sahiplermiş. O yıl yoksulluk sınırı ise: 4.093,80 TL. olarak gerçekleşmiş.

Gelir vergisi mükelleflerine gelince durum daha vahim. Gelir vergisi mükellefleri verilere göre, karınlarının yanlızca üçte birini doyurabilmiş. Ya da üç kişilik ailede iki kişi aç kallış, bir kişinin karnı doymuş gibi görünüyor. Diğer bir ifade ile 5962 tane gelir vergisi mükellefi meslektaşımız 2015 verilerine göre yanında çalıştırdığı asgari ücretliye ödediği sadece 676,62 TL/ay fazla kazanmış.

Bu özet ışığında meseleye iki açıdan bakmak gerekiyor..

Durumun hala aynı vaziyette olduğu varsayımından yola çıkarak; birinci açıdan bakıldığında; gerçekten de fotoğraf sektörünün klasik profesyonel iş modelinin dışında çalıştığını düşünmemiz gerekiyor. 6921 işletme için bu iş, hobiye dönüşmüş vaziyette. Yani bu kadar adam çalışanlarımızla birlikte iş yapıyor gibi görünüyor ama verilere göre de kumda oyun oynamış.. 6921 işletme para kazanmamacasına 365 gün didinmiş ve ortalaması yoksulluk sınırının altında, açlık sınırının bir fırt üzerinde yaşamış.

İkinci açıdan bakıldığında ise; sektörün çoğunun ifadesi ile korsan (kayıt dışı) fotoğrafçılara vergi ödemedikleri için kendilerine haksız rekabet yapıldığından yakınan ve korsan olmayan meslektaşlarımız, kayıtdışı çalışan korsan fotoğrafçıya boşa kızmış gibi görünüyor..

Gerçekte hangi bakış açısı doğru iyi yorumlamak gerekiyor. Mülkiye’nin meşhur sıfırcı hocası, rahmetli Kurthan Şimşek hoca yaşasaydı; sanırım bu durumda sektörümüzün tamamına, sıfır değil sıfırın altında not verirdi diye düşünmeden edemiyorum. Yıllardır sektörel platformlarda konuşulan fotoğraf işinin ücretlendirmesi ve işletmecilik konusunda fotoğrafçılık sektörünün tamamının sınıfta kaldığı kesin görünüyor. Bunu yazarken akademide öğrenci olduğum zamanlarda, hocalarımla yaptığım “Fotoğraf İşletmeciliği” tartışmaları aklıma geliyor. Müfredatı ve yöntemleri bile tartışmalı olan fotoğraf okullarında “ısrarla sanatçı” yetiştirmeyi meziyet sayan hocalarımız sayesinde bugün piyasada didinen binlerce üniversite mezunu fotoğrafçı boş geziyor veya başka işler yapıyor. Bu okullarda halihazırda okuyan öğrencilere ise hala mezun olduklarında içine girmeye çalışacakları “piyasa” ile ilgili tek bir pratik dahi verilemiyor. Hayatlarını nasıl sürdürecekleri, yaşamlarını nasıl kuracakları ne o müfredatları hazırlayan çok yüksek kurulların, ne de süslü akademik ünvanlarla donatılmış hocalarının umurunda değil çünkü. O yıllardan beri aynı şeyi söylerim:

Gerek orta öğretimde, gerekse de yüksek öğretimde; fotoğraf bölümlerinde sadece sanat ve teknik dersler değil, işletmecilik dersleri de olmak zorundadır. Sadece akademik eğitim içindeki öğrencilere değil, piyasada halen profesyonel olarak çalışan tüm fotoğrafçı erbabına da işletmecilik eğitimleri verilmelidir”

Biliyor musunuz sadece İstanbul’da bulunan meslek liselerinden “Grafik ve Fotoğraf” müfredatından her yıl ortalama 3000 öğrenci mezun oluyor.. Yanlış duymadınız, yazıyla üçbin. Ayrıca İBB’nin meziyet ediyormuş gibi gerinerek övündüğü İSMEK fotoğrafçılık kurslarına meslek edinme amacıyla her yıl kayıt yaptıran 3500 kişi var.

Üstüne üstlük; özel sektör ve hobist derneklerinin düzenlediği sosyalleşme ve hobi kurslarında, yüzlerce insan, fotoğrafçılığı tartışmalı ve hocalığı kendinden menkul bezirganlar tarafından 12 saatlik kurstan sonra fotoğrafçı oldunuz diye de kandırılmaya devam edilmekte.. Bu kurslara katılanların çok önemli bir kısmı fotoğrafçılıktan “acaba para kazanabilirmiyim” diye düşünen ve hali hazırda başka işleri olan insanlar.. Hedefledikleri alan ise sektörün elinde kalan tek profesyonel alan olan düğün fotoğrafçılığı, bir de doğum fotoğrafçılığı..

Müfredatları bile bulunmayan bu fotoğrafçılık kursları, sektörün ekonomik gereklerinden uzak binlerce insan şişirip sen artık oldun diye sokağa çıkarmaktalar.  

Doğum fotoğrafçılığı demişken; artık çoğu hastane fotoğrafçı istihdan ediyor biliyormusunuz? Koskoca hastaneler bile fotoğrafçının oralarda çalışıp kazanacağı paraya gözünü dikmiş durumda. “Neden sana kazandırayım, kendim satar kazanırım, sana da maaş öderim diyor.”

Ne bereketli ve kazançlı mesleğimiz var değil mi? Sektörün dışında herkes fotoğrafçılıktan nemalanıyor, bir tek sektör erbabı faydalanamıyor.

Bir kaç tanesini biliyorum.. Bir hastanenin başhekimi, yanlış duymadınız bir başhekim, bir hemşire ile ortaklık yapıp hastanesindeki tüm doğumların çekimlerini kendi nam-ı hesabına ticarete malzeme edebiliyor.. Abi doktormusun fotoğrafçı mı? Hemşiremisin fotoğrafçı mı? Nasıl bir utanmazlıktır bu.. Hipokrat’ın kemikleri sızlıyordur.. Bir sürü bankacı, teknisyen, muhasebeci ve yüzlerce benzeri boyunlarında fotoğraf makinesi; hafta sonu işi olarak fotoğrafçılık yapıp “ek gelir” elde ediyorlar.. Sektörün bundan nasıl etkilendiği hiç birinin umurunda değil. Farkında olmadıkları ise, bir süre sonra bu işin onlar için de kazanç kapısı olmaktan çıkacağı..

Bu durumun en önemli sebebi ise devletin ve sektör ekonomisini oluşturan tüm elemanların, hocasından öğrencisine, çırağından kalfasına, ustasından tezgahtarına, meslek örgütünden devlete kadar yasak savmacı yaklaşımıdır. 

  • İşletme yönünden devlet sadece vergi toplamakla ilgilidir, 
  • Meslek örgütü aidatının peşindedir..
  • Hiç birisinin de bu paraların nasıl ödeneceğiyle ilgili yoktur.
  • Hoca sektör gerçeklerinden ve ekonomik göstergelerden bihaber olduğu için gerekli planlamayı öneremez, veya “bana ne canım” düşüncesidir.
  • Milli Eğitim veya YÖK eğitim planlaması yapmaz, çünkü sektör gerçeklerinden uzaktır..
  • Tek derdi işsizliği düşük göstermek olan devlet, istatistikleri iyi göstereceğim diye sektörün ihtiyacı olamayacak kadar ara elemanı dört yıl gecikmeyle sokakta işsizliğe mahkum ettiğini bile bile, çocuklarımızı okullara doldurmaya devam eder.
  • Umursamazlık yüksek öğrenimde ne yazık ki sürmeye devam eder. Hatta üniversitelerimizin yüksek lisans programlarında tez yazdırılamayan ve mezun edilemeyen atık öğrenciler durumu bile vardır.
  • Sektördekilerin zaten umurunda değildir, çünkü meslek örgütü bana ne fayda sağlayacak diye düşünerek örgütlenmekten fellik fellik kaçar. Kısmen de bu düşüncesinde haklıdır. Çünkü var olan örgütlenme sistematiği içinde, örgütler (meslek odaları) bu güne kadar onların lehine tek çalışma dahi yapmamıştır. Ayrıca onlar kendi dertlerinde, kendilerini kurtarmaya çalışmaktadırlar.
  • Bir de üzerine meslek edindirme ve artık iyice cıvığı çıkmış “fotoğrafçılık kursu” olgusunun kontrolsüzlüğünü eklerseniz aslında neden böyle olduğumuzu çok iyi anlayabilirsiniz.

Maliyet hesabını, kar zarar hesabını, basit muhasebeyi bilmeyen bir işletmeci zarar etmeye mahkumdur. O nedenledir ki fotoğrafçı esnafımız ve sanatkarımız bırakın ülke ekonomisine katkı sağlamayı; kendi ekonomisine bile katkı sağlayamadığının farkında değildir. Gerek Anadolu’da gerek İstanbul’da bütün fotoğrafçı erbabı, habire para kazanamamaktan yakınır dururlar. Ama hiç birisi neden kazanamadığını kendi kendine düşünmez. Hemen herkes bir diğerinin çok düşük fiyatla iş yaptığını ve kendisinin de iş alabilmek için düşük fiyatla çalışmak zorunda kaldığı bahanesine sığınır. Bu doğrudur. Ancak kalkınma ve hem kendine hem de ülkeye faydalı olabilmek için biraz da kişinin kendine bakmasını gerektirir.

Bildiğim başka bir şey de; gerçekten de sektörde vergisini didinerek ödemekten kaçınmayan, çalışanının hakettiği ücreti ödemek için çırpınan, işini doğru yapmak için yırtınan meslektaşlarımızın olduğu.

Fakat bu dürüst ve işini doğru yapmaya çalışanlar, yukarıda anlatmaya çalıştığım bel altı rekabet yüzünden teker teker işletmelerini kapatmak zorunda kalıyorlar. Öte yandan sektörün önemli bir kısmının tek kazanç kapısı haline dönüşen düğün fotoğrafçılığı konusunda ise; yapılan kirli anlaşmalarla, her yıl İstanbul’da yüzlerce düğün mekanının kapılarının diğer fotoğrafçılara kapalı olduğu gerçeği de önümüzde duruyor. Gerçek rekabetin önüne geçen eylemler olmasına ve yasalarımızla da yasak olmasına rağmen, düğün sektörü içerisindeki diğer işletmelerle kirli ilişkiler kurup da mekan parselleyen bir çok fotoğrafçı işletmenin, yaptığı kazançların önemli bir kısmının vergisini ödemediğini ve amele yevmiyesi seviyesinde ücretlerle nitelikli fotoğrafçıları çalıştırdığını, hatta çalışanlarına sigorta dahi yaptırmadıklarını da biliyorum. Zaten bu tip işletmelerin sanatkarlıkla veya zenaatle de uzaktan yakından ilgileri olmadığını da biliyoruz. Bunlar sektörün nitelikli insanlarının etlerini kemiren sırtlanlardır. Ne yazık ki işsiz kalmış nitelikli bir çok fotoğrafçı bunların hesabına üç otuz yevmiyelerle çalışmak zorunda kalıyorlar.

Eğer sanatkar niteliklerine ve işletmecilik vasfına (iyi esnaf) sahip değilseniz, müşteri tercih etmez. O zaman fiyatla rekabet eder para kazanamaz duruma düşersiniz. Kısa bir süre sırf ucuz olduğunuz için iş yapmaya devam edersiniz; ancak iyi fotoğraf çekenler de sizin fiyatına düşmek zorunda kaldıklarında o zaman işletmenizi kapatmak zorunda kalırsınız. Çaresizce tercih edilmek zorunda kalınan bu yol sektörün tamamına zarar verir duruma gelir. Ülkemizde düştüğümüz durumun gerçekte kısa özeti budur.

Kendini yeterince sanatkar nitelikleriyle donatmamış fotoğrafçılar sayesinde bugün bir sektör can çekişiyor.

Üstüne üstlük bu durumdan istisnasız herkes yakınma durumunda. İşini iyi yapmak ve doğruluk, esnaflığın ve ticaretin birinci kuralıdır. Aslında bu sadece bizim sektörümüzün değil bir çok sektörün ortak sorunudur. Esnaflığın bir çok alanında faaliyet gösteren insanlar sırf para kazanmak adına işlerinin başındadır. İşi doğru yapmaktan öte, işi (dolayısıyla parayı) ne pahasına olsun kapmak peşindedirler.. İşin doğru yapılması pek de umurunda değildir. Tesisatçısından tutun, marangozuna; yatak üreteninden tutun gıda üretenine kadar durum ülkemizde ne yazık ki böyledir.

Kalem, kelam ve selamla..

Öğrenemediğimiz yegane şey şudur: Rekabet fiyatla değil kaliteyle yapılır.

Yukarıdaki yazının matematik göstergelerini aşağıdaki tablolarda incelemenizi öneririm.. 

2012-2015 YILLARI ARASI GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI VERİLERİ

 

2012-2015 YILLARI ARASI İŞLETME SAYILARI

Yıllar

Kurumlar Vergisi Mükellefleri

Gelir Vergisi Mükellefleri

Toplam Mükellef

2012

902

4171

5619

2013

981

5373

6354

2014

975

5533

6508

2015

959

5962

6921

2015 YILI SEKTÖREL SAYILARIN AÇILIMI

742022

742025

742026

742027

742029

Tüketici fotoğrafçılığı

Hava-sualtı

Reklam fotoğrafçılığı

Etkinlik fotoğrafçılığı

Baskı firmaları

KV Mükellefi

GV Mükellefi

KV Mükellefi

GV Mükellefi

KV Mükellefi

GV Mükellefi

KV Mükellefi

GV Mükellefi

KV Mükellefi

GV Mükellefi

508

3622

3

27

315

1206

43

397

90

710

Söktörde kayıtlı faaliyette bulunan toplam işletme sayısı : 6921 adet

İŞLETMELERİN YILLIK VERGİ MATRAH VE TAHAKKUKLARI

TAHAKKUK EDEN VERGİ

1.865.523,49 TL

7.748,47 TL

3.212.029,65 TL

185.900,75 TL

372.862,56 TL

5.709.180,22 TL

136.041,43 TL

3.665.953,84 TL

616.984,48 TL

776.571,59 TL

VERGİ MATRAHLARI

9.327.617,31 TL

38.742,33 TL

16.060.148,17 TL

929.503,74 TL

1.864.312,75 TL

23.839.129,66 TL

518.577,83 TL

15.386.842,15 TL

2.932.772,29 TL

3.546.140,98 TL

SEKTÖRÜN % 99’UNUN ÖDEDİĞİ VERGİ ORTALAMALARI

Hava ve Sualtı Fotoğrafçılarını dışarıda bırakılarak (yuvarlak olarak kalan % 99 işletme) ortalamanın alanlara göre vergi dağılımı ortalamaları

TOPLAM 959 ŞİRKETİN KURUMLAR VERGİSİ ORTALAMALARI

742022

Tüketicilere fotoğrafçılığı yapan 508 adet şirketin ürettiği ortalama

3.672,29 TL

742026

Reklam Fotoğrafçılığı yapan 315 adet şirketin ürettiği ortalama

10.196,92 TL

742027

Etkinlik fotoğrafçılısı 43 adet şirketin ürettiği ortalama

4.323,27 TL

742029

Fotoğraf İşleyen 90 şirketin ürettiği ortalama

4.419,92 TL

Toplam şirket sayısına göre Kurumlar Vergisi üretimi ortalaması

5.885,36 TL

TOPLAM 5962 MÜKELLEFİN GELİR VERGİSİ ORTALAMALARI

742022

Tüketicilere fotoğrafçılığı yapan 508 adet şirketin ürettiği ortalama

1.576,25 TL

742026

Reklam Fotoğrafçılığı yapan 315 adet şirketin ürettiği ortalama

3.039,76 TL

742027

Etkinlik fotoğrafçılısı 43 adet şirketin ürettiği ortalama

1.554,12 TL

742029

Fotoğraf İşleyen 90 şirketin ürettiği ortalama

1.093,04 TL

Toplam mükellef sayısına göre Gelir Vergisi üretimi ortalaması

1.829,04 TL

  • Mavi kutu: gelir vergisi mükellefleri
  • Pembe kutu: kurumlar vergisi mükelleflerini
  • Vergi Matrahı: Gelirin, belirli giderler düşüldükten sonra vergiye konu olan bölümü.
  • Tahakkuk Eden Vergi: Tarh ve tebliğ edilen verginin ödenecek aşamaya gelmesidir. Vergi mükellefi, tahakkuk eden vergiye itiraz etmediği ve kabul ettiği durumda vergi borcu kesinleşmiş olur.
  • KV: Kurumlar Vergisi
  • GV: Gelir Vergisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

twenty + ten =